13 Şubat 2009 Cuma

Çarpışma

- Acilen Lucifer’la görüşmem gerekiyor.
- Bayan Rand... Kendisinin hain planlar yapmakla meşgul olduğunu ve sizi görmek istemediğini biliyorsunuz. Bu kez sorununuz nedir ve ben yardımcı olabilir miyim?
- Bilmiyorum. Geçen seferki yardım teklifiniz sonucunda kendimi Marx’la evli buldum. Size tekrar güvenebileceğimi sanmıyorum.
- Bana elbette güvenemezsiniz ama hayatınızı cehenneme çevirmek için elimden geleni yapacağımdan şüpheniz olmasın. Ahhah! Zaten cehennemdeydiniz di mi? Hahahaha!
- Çok komik. Acilen boşanmalı ve Karl’ın çevirdiği işleri Lucifer’a anlatmalıyım.
- Üzgünüm. Lucifer kaprislerinizle daha fazla uğraşmak istemediğini yeteri kadar açıkça ortaya koydu sanıyorum. Marx’tan boşanmanız ise...
- Ondan hemen boşanmak için her şeyimi veririm!
- Hangi her şeyinizi?
- Şey... Ruhumu satarım!
- Yaşarken Tanrı’yı reddettiğinizi ve ruhunuzun zaten sonsuza kadar cehenneme ait olduğunu hatırlatmama gerek var mı?
- Haklısınız... Ama ne isterseniz yaparım!
- Zaten başka seçeneğiniz yok Bayan Rand.
- Lütfen! Çok zor durumda olduğumu görmüyor musunuz?
- Tamamen farkındayım. Zaten amaç bu. Ama sizi severim, bilirsiniz. Yardım çağrınızı elbette cevapsız bırakmayacağım.

Ayn Rand ölüp de kendini cehennemde bulduğu zaman çok şaşırmıştı. Hayatı boyunca yanlış bir şey yapmadığını düşünüyordu. Tanrı’ya inanmadığı için öldükten sonra ilahi mekanlarla karşılaşmayacağından emindi. Yaşarken olduğu gibi, ölüp cehennemle karşılaşınca da kendisini savunmak için kayıtsızlık stratejisini kullanmayı denedi. Ne var ki, insan hayatta neyse, ölünce de hemen hemen aynı kalıyor. O da Lucifer’a aşık olana kadar iyi idare etti. Ve işin içine bir aşk hikayesi girince, her kadın gibi o da aklını kaçırdı.

Cehenneme gelişinden birkaç gün sonra düzenlenen "Hoş geldin işkencesi"nde Lucifer’la tanıştı. Cehennemin kızıl tepelerinden birinde dimdik duran, iblislere emirler yağdıran, her şeyi kontrol eden ve bu işi büyük bir zevkle yapan Lucifer Ayn Rand’ın aklını başından almıştı. Gözlerini ondan alamadığı için, sırf bu işkence sırasında kadının üç kez boynu kırıldı. Sadece kendisine bakmak için gösterdiği yüksek dirayet Lucifer’ın da ilgisini çekmişti. Kafası hızla çalışan efendimiz bizleri bile hayran bırakan, çevik adımlarla tepeden indi, kadının çevresindeki iblisleri bir hareketle uzaklaştırdı, onu kollarının arasına aldı ve gözlerinin içine bakarak "Orospu!" dedi.

Normal kadınların hakaret saydığı bu kelime Ayn Rand için sanki en büyük iltifattı. Bunu izleyen işkence ve tecavüz de, bizzat Lucifer tarafından gerçekleştirildiği için olsa gerek, kadının içinde yanan aşk ateşini körüklemişti. Daha sonra Lucifer cehennemin günlük işleriyle ilgilenmek üzere aramızdan ayrıldı. Ayn Rand’ın kalbini de beraberinde götürdü.

Bunu izleyen günlerde Ayn Rand, Lucifer’ı yeniden görmek için elinden geleni ardına koymadı. Cehenneme demir yolu inşa etmek için fon istemekten tutun, stajyer iblis olarak kadroya alınma başvurusuna kadar her tür yakınlaşma denemesiyle Lucifer’ın kapısına dayandı. Onun bitmek bilmeyen isteklerinden sıkılan Lucifer başta meşgul olduğunu, ardından başka birini sevdiğini, son olarak da cehennemi kapattığını söyleyerek görüşme taleplerini reddetti. Ancak Ayn Rand’ı durdurmak mümkün değildi. Aşk acısıyla bütün cehennemin huzurunu bozduğu için, onu başkasına aşık etmeye karar verdik. Karl Marx bu iş için biçilmiş kaftandı.

O sırada Marx cehennem halkını iblislere ve Lucifer’a karşı örgütlemeye çalışıyordu. İlahi Marx... "Cehennemin bütün proleterleri birleşin!" çağrısında bulundu. Hatta bir süre başarılı da oldu. Ama insanlar, cehennemin işlevini sürdürmesinde vazgeçilmez bir role sahip olmadıklarını anlayınca rutinlerine döndüler. Marx da Engels’le cehennemi kalkındıracak yeni ekonomi planları yapmaya devam etti. Alınıp satılacak veya işlenecek ne bulduysa...

Onu Ayn Rand’la bir araya getirmek zor olmadı. Marx her zamanki gibi kıçını yaymış yatıyor, onun yerine her işe koşan Engels’e de yeni manifesto üzerinde çalıştığını söylüyordu. Marx yüzünden yıllardır gördüğü işkenceden bıkmış, rahata susamış, eşit ve insani şartlarda ceza çekmeyi hayal eden Engels, davaları için maddi kaynak sağlayabilecek gibi görünen Ayn Rand’la bağlantıya geçti. Eh... Boş umutlara en çok ihtiyaç duyulan yer, cehennemden başka neresi olabilir ki?

- Bay Marx, az önce Bayan Rand sizden boşanmak için başvuruda bulundu. Neden böyle bir şey yaptığı hakkında bir fikriniz var mı?
- Var elbette! Boşanma nedenimiz bu salak karının şiddetli kapitalizmi!
- İyi de o hep aynıydı. Yaşarken de ölüyken de... Neden evlendiniz ki?
- Engels yüzünden! Bir gece çok içmişiz, bu denyo tutturdu yine manifesto yazalım, devrim yapalım falan diye. Davaya gelir sağlayacak elemanı da buldum ama karı leş liboş dedi, eşitlikten meşitlikten anlamaz dedi, kandırmazsak bize zırnık koklatmaz dedi. Benim de kafa 1500 zaten, "En baba kapitalist gelsin ulan, s.ke s.ke komünist yapmazsam şerefsizim!" dedim. Getirdi bu Ayn Rand’ı. Güzel güzel konuştum, olayın tüm mantığını anlattım ama karıda bir dil var, ne desem karşılık veriyor. Ben de Engels’e demişim her şekilde komünist yaparım diye... Ben nereden bileyim bu kadının deveye diken, insana s.ken bir tip olduğunu? O gün bugündür yapıştı yakama, sabahtan akşama vik vik ediyor. Ben toplum için bir şeyler yapalım diyorum, bir bakıyorum kadın gitmiş bireysel girişimlerle uğraşıyor. Olmaz olsun böyle kadın! Hayatımı cehenneme çevirdi!
- Neyinizi neye çevirdi?
- Hayatı... Haa, doğru ya...
- Yani siz de boşanmayı kabul ediyorsunuz.
- Ediyorum tabi! Hatta o beni boşamıyor, asıl ben onu boşuyorum!
- Yok canım?! Şurada iki salınsam yine eteğimin altına girmeye çalışacaksın ahlaksız herif!
- Asıl sen benim yatağımdan ayrılmıyorsun kaltak karı! Senden boşanacağım diye, sırf altta kalmamak için gidip başvuruyu yaptın hemen di mi? Ben seni sendikanın bile üstünde tuttum, cehennemin dibinde canın sıkılmasın diye her işi sana yaptırdım, evliliğimizden bile seni sorumlu tuttum, bana böyle mi karşılık veriyorsun? ŞRAK!

Tokadı yiyen Ayn Rand cilveli cilveli dudağından süzülen kanı yaladı. Kendisine sert davranan erkeklere karşı koyamadığı için yine mantığını çarpıtmış, nasıl yaptıysa, Marx’ın aslında kendisine çok benzediğine karar vermişti. Bu cilveli tavırlar Marx’ın da gözünden kaçmamıştı. Egosunun şişirilmesine dayanamıyordu zavallı, hemen yelkenleri suya indirdi. Boşanma işlemlerine hemen başlayacağımı söylediğimde beni "Karı kocanın arasına girilmez!" diye tersleyerek yatak odalarına çekildiler.

Cehennem kesinlikle harika bir yer. Burada hiçbir şey yapmamıza gerek yok. İnsanlar her gün birbirlerine işkence etmek için yeni yollar buluyorlar.

Hiç yorum yok: