Onun hikayesine burada başlamıştım, burada ve burada devam ettim... Ölüm Meleği onu arıyordu. Hikayenin ilk 3 ayağını yazdıktan sonra dördüncü ve son ayağı için uzunca bir süre beklemiştim... Sanırım artık gerek kalmadı. Azrail, Michael Jackson'ı buldu. Bu öykü de böyle sona erdi. Rahat uyu Michael Jackson. - THE END -
ölünün ardından konuşmalar, diğer taraftan dedikodular, bir takım terbiyesizlikler, şakalar
25 Haziran 2009 Perşembe
Take Me To The Other Side - End Of The Story
11 Haziran 2009 Perşembe
bazıları sıcak sever
"sensiz yaşayamam" diyen pek çok aşık muradına erdikten kısa süre sonra gözlerini açmış ve önermesini "seninle daha fazla yaşayamam" şeklinde değiştirmiştir. biraz mantıklı olup da birbirine "ölene kadar" diye söz veren aşıkların da kayda değer bir bölümü 40 yaşına gelmeden yan çizer. yine de ölene kadar devam eden aşklar yok değildir. hatta bazıları ölümü bir son olarak görmezler. bunak yaşlıların eşlerini misafir olarak ağırlamaları bundandır. (bazı istisnalar sadece eğlenmek için canlıları ziyaret eder, korkutup kaçarlar.) farklı bir tür aşık ise sıcak sever. onları değil ölüm, cehennem bile ayıramaz. marilyn monroe'nun ölümüyle başlayan intihar furyası bunun en güzel örneklerindendir.
cehennem vakanüvisleri monroe'nun öldüğü yılı tek kelimeyle "verimli" olarak tanımlarlar. ona hayran olan erkeklerin haricinde, marilyn kopyası olup aynı şekilde iz bırakmak isteyen pek çok sarışın da bu dönemde intihar etmiştir. bu yoğunluk nedeniyle cehennemin bir bölümü "marilyn monroe kamp alanı*" ismini almış ve bu bölgeye özel bir vakanüvis** atanmıştır. ne var ki bu vakanüvis pek kayıt tutamamıştır. bu nedenle bilgilerimiz monroe'nun eşi arthur miller'ın yazılarına dayanmaktadır.
miller'ın kayıtları, cehennemde kaleme aldığı ve daha sonra sahneye aktardığı "the misfits 2: cennette yerin yok" isimli eserinde toplanmıştır. ancak eser objektif bir bakış açısıyla yazılmadığı gibi, şüphe uyandıran ayrıntılar da içermektedir. bunlardan biri, marilyn'e asıldığı öne sürülen john f. kennedy'nin miller'dan yediği dayaktır.
eserin ilgi çeken bölümlerinden bir diğerinde billy idol'ın monroe'ya açtığı savaştan bahsedilir. monroe'nun gördüğü ilgiden rahatsız olan idol, cehennemin en ünlü en sarışını olduğunu ilan etmiş ve kampa saldırmıştır. bu olay sonucunda idol, monroe ve tüm kopya monroe'lar "en ünlü en sarışın benim!" nidalarıyla birbirine girmiş, çıkan arbedede 500'ün üzerinde monroe saçlarını kaybetmiştir. karşısında bir marilyn monroe ordusu gören billy idol, gerçek monroe'yu ararken savaş alanında kaybolmuş ve hükmen mağlup sayılmıştır.
günümüzde marilyn monroe kamp alanı hala üye toplamakta ve yolu sevgiden geçen herkese dinlenme tesisi olarak hizmet vermektedir.
* bölgenin kamp alanı olarak anılmasının iki nedeni vardı. birincisi, paparazzilerin ilginç bir haber bulma umuduyla oraya kamp kurmasıydı. dedikodu malzemesi bulamamak ise bir paparazzinin başına gelebilecek en kötü şeydi. ikinci ve daha önemli neden, monroe hayranı erkeklerin pantolonlarında sürekli bir çadırla gezmeleriydi. bölgeye isim veren zebaniler ise böyle seviyesiz imalarda bulunmaya doğal olarak bayılıyorlardı.
** burada vakanüvislik yapmak elbette bir cezaydı. kayıtlardan kısa bir örnek vermek gerekirse:
19.55: marilyn monroe'nun eteği rüzgarda açıldı.
19.56: iki marilyn monroe'nun daha eteği rüzgarda açıldı.
19.57: eteği açılan marilyn monroe'lar sekize çıktı.
19.59: her yer eteklerini rüzgarda açmak için deli gibi koşuşan sarışın kadınlarla dolu. aynı dünkü gibi. sıkıldım. pfff...
göreve başladığında paparazziler kadar şen olan vakanüvis, ilerleyen günlerde bir kez intihar etmiş, gözlerini açıp kendini aynı yerde bulunca kaderinden kaçmaktan vazgeçmiştir. daha sonraki tüm kayıtların birbiriyle aynı olması, adamcağızın durumu kanıksadığını ve kopyala-yapıştır fonksiyonlarını çözdüğünü göstermektedir. zamanının büyük bölümünü sıkıntıdan uyuklayarak geçirdiği için bölgenin sayılı önemli olaylarını da kaçırmıştır.
Etiketler:
Arthur Miller,
Billy Idol,
John F Kennedy,
Marilyn Monroe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)