- Abi o sonuncuyu içmeyecektik ya... Bugün kendime gelemem ben, kafam çok fena.
- Olm şunun şurasında kaynar su içiyoruz, meze olarak kükürde kömür banıyoruz. Sarhoş mu olduk şimdi biz?
- Olduk abi. Fena olduk. Bir de galiba bir halt yedik biz.
- Kömür işte?
- Yok abi. Bu biraz farklı. Galiba o kafayla cehennemi Antarktika'ya taşıdık.
- Ohaaaa! Ben de bu serinlik nereden geliyor diyordum! E peki İblis?!
- O Michael Jackson'ın cenazesine gitti, biz de fırsattan istifade edip içtik ya, hatırlamıyor musun?
- Ulan salak! Ben Napolyon'um, deliyim. Sen neden bana uydun ki Allah'ın denyosu?!
- Ben neyim abi? Büyük İskender'in hedefleri de deliliği de büyük olur dedin, gaza geldim.
- Ya İskender, git Allah aşkına! Antarktika'da ne işimiz var olm, neden buraya geldik? Neden beni uyarmadın? Ibiza var şuracıkta, eğlencenin dibine vuruyorlar! Biz ne halt etmeye geldik buraya?!
Biraz geri gidelim sayın okur...
- ...ondan sonra İblis yapıştırmış cevabı. Tanrı da bi' sinirlenmiş. Yer misin yemez misin! Atmış bunu cehenneme. Doldur koçum doldur. Ya burası çok sıcak olmadı mı İskenderim?
- Cehennem sıcağı şerefsizim. Niye böyle ki?
- Cehennemdeyiz diye herhalde. Antarktika'da olsaydık şimdi, böyle serin serin. Buz da var orada. Biliyor musun İskenderim, boşa yaşıyoruz olm. Şu içkiyi de soğuk içemeyeceksek boşuna yaşıyoruz!
- Hocam çok uzak Antarktika. Nasıl taşıyacağız ki koskoca cehennemi? Deli işi valla.
- Büyük İskender'in hedefleri de büyük olur, deliliği de! Hem arkanda koskoca Napolyon var!
- Taşıyalım o zaman abi.
- Hadi bakalım, tut bir ucundan. İstikamet Antarktika!
Olayı anladın sayın okur. Peki nasıl oldu bu iş?
Malum, yedi kat derinden geliyor bunlar. Magmada takılırken Etna'ya uzanan bir boru buluyorlar, başlıyorlar itmeye. Sadece iki kişi ittikleri için fazla gürültü patırtı olmadan, yavaş yavaş çıkarıyorlar cehennemi yukarı. Sonra Sicilya sahil yolundan basıyorlar, deniz havasıyla püfür püfür ilerliyorlar. Cebelitarık'tan geçerken İspanyol sınır karakolu biraz sorun çıkarıyor. Orada bir arbede oluyor, itişme kakışma derken, görevli Fernando “Az bekleyin, bizimkileri toplayıp geliyorum sanzofbiçız!” gibi bir şey söylüyor. O sırada cehennem ahalisi de olaya uyanmış, Napolyon'la İskender'e “Yapmayın abiler, İspanyol'la İspanyol olmayın” diyorlar. Bizimkiler de o boşluktan yararlanıp sıvışıyorlar aradan, sonra ver elini okyanus. Velhasıl kelam, sabaha karşı kendilerini Antarktika'da buluyorlar.
Şimdi isterseniz bugüne dönelim.
- Vay anasını be arkadaş! Kaçla gittin olm, bir gecede Antarktika'ya varılır mı ya?
- Tek rakibim THY hocam, biraz deli kullanırım ben.
- Ya kaza falan yapsaydık? Hem alkollüsün de. Çevirme olsaydı ne diyecektin?
- Abi ölüyüz zaten. Hem çevirme olsa da bizim güzellik kraliçelerinden birini gösterirdik, her şekilde geçirirlerdi. Şimdi İblis'e ne açıklama yapacağız, onu düşünüyorum ben. Bir dakika ya... Abiiii... İsmini andık da...
- Geliyor olm! Vallahi geliyor! Şimdi fena sıçtık!
Geldi tabi. "Eve gidince görürsünüz siz" demeye bile gerek duymadı. Gerçekten fena sıçtılar. Çok fena.
2 yorum:
Garip öykülerinizin devamıyla esen kalınız..
teşekkür ederim. sizi de en güzel süslemelerinizle aramızda görmek isteriz. :)
Yorum Gönder