27 Aralık 2009 Pazar

jingling hell

yeni yılın herkes üzerindeki etkisi farklı olmakla birlikte, tartışılmaz bir gerçek vardır; kimse ona kayıtsız kalamaz. bu durum ölümden sonra da devam eder.

cennette sıkılan ruhların yeni yıl kutlamalarında yakaladıkları neşe ve hareketlilik kısa sürede bağımlılığa dönüşmüştü. dini bayramlar, doğum günleri, cennete giriş tarihleri derken, her gün yaptıkları kutlamalar yine rutine dönüşmüş ve sıkıntılarına sıkıntı katmaktan başka işe yaramamıştı.

cehennemde de durum pek farklı değildi. başladıkları her kutlamanın felaketle sonuçlanması onları partilerden soğutmuştu. zamanla, yeni gelenlerin hevesini söndürmek, olası kutlamaları engellemek için ellerinden geleni yapan bir güruha dönüştüler.

ama iblis bundan memnun değildi.

------

- james lord pierpont?
- özür dilerim! ne yaptığımı bilmiyorum ama bir daha olmayacak! lütfen, daha fazla ateş topu oynatmayın bana! lütfen bana acıyın lütf...
- bay pierpont...
- ühühüüü hağyııığğğr hühüüü...
- james!
- yoooo ühüühüüühüüü...

sabrı taşan zebani isterik adamı sert bir tokatla sakinleştirdi. çenesinin dağılan bölümlerini yerden toparlamaya çalışan pierpont'un nutku tutulmuş, ister istemez ağlamayı kesmişti.

- cehennemde korkudan krizlere girmenize inanın anlam veremiyorum. en kötüsünü yaşamışsınız zaten, daha ne bekliyorsunuz ki? neyse, sizden bir isteğim var. daha doğrusu efendi lucifer'ın isteği. lucifer cehennem için bir yeni yıl şarkısı yazmanızı istiyor.
- höehğ?
- tamam, siz konuşmaya çalışmayın. birazdan çenenizi yerine takması için birilerini göndereceğim. bu arada siz de düşünmeye başlayın. böyle neşeli, dile dolanan, insana umut veren... jingle bells gibi yani.
- uğuğ ğu?
- evet, umut. küçük ama önemli bir ayrıntı. bay lucifer cehennemin kapısına "umutlarınızı şu köşeye bırakıverin" yazdırarak bir hata yaptığını kabul ediyor. anlarsınız ya, buradan çıkma umudu olmayınca cehennem kavramının bütün keyfi kaçtı. onu geri getirmek için de yılbaşından daha iyi bir zaman seçilemezdi.
- ğe ğağağ?
- eveeet, önemli bir soru daha. umut dolu, kusursuz bir şarkı yazmak için iki saatiniz var. hemen çalışmaya başlasanız iyi olur, bunu dün yayına almamız gerekiyordu.
- ?!
- haydi haydi, iş başına, bekleme yapmayalım!

------

işin doğrusu, james lord pierpont yılbaşından nefret ediyordu. o lanet şarkıyı yazmasıyla birlikte hayatı geri dönülmez bir şekilde değişmişti. fakir ve gururlu bir gençken, kıytırık bir yılbaşı şarkısıyla dönemin rock yıldızına dönüşmüş ve hem kendisinin hem de yedi ceddinin cehennemdeki yerini garantiye almıştı. daha kötüsü, şarkıyı herkes biliyor, herkes söylüyor ama bir allahın kulu, hatta 100 yılı aşkın süredir onun geliriyle ihya olan insanlar bile pierpont adını bilmiyorlardı.

iblis kesinlikle çok akıllıydı. pierpont için yeni bir jingle bells yazmaktan daha büyük bir ceza düşünülemezdi.

bu düşünceler ve giderek kabaran bir nefretle james lord pierpont yeni yılbaşı şarkısının ilk notalarını kağıda dökmeye başladı.

------

bir buçuk saat sonra zebani elinde dosyası ve telefonuyla pierpont'un yanına gitti. bir zebani olmanın en güzel yanını yaşıyordu: işlerin yetişmeyeceğinden emin bir müşteri temsilcisi tavrıyla pierpont'u dürtmeye başlayacak, muhteşem yaratıcı süreci kesintiye uğrayan adam tripten tribe girecek, iş gerçekten aksayacak ve birbirlerine yapacakları kıllıkların kaybettireceği zaman sonucunda yetişmeyecekti. zebani bunun kendisi için de hayli zararlı olacağını bilmekle birlikte, pierpont'un başına gelecekleri düşündükçe keyifleniyordu.

ne var ki keyifli gülümsemesi pierpont'un uzattığı sayfayla yüzünde donup kaldı. cehennemi umuda boğacak şarkı hazırlanmış, sunulmayı bekliyordu. sayfayı uzatan pierpont yeni şarkısını jingle bells melodisiyle söylemeye başladı:

slashing through our throats
with a silver flaming scythe
four horsemen and we go
screaming all the way

bells of hell hounds ring
all the spirits fight
for one and the only thing
our hope of getting out

jingling hell jingling hell jingling all the way
oh what fun it is to cry for a hopeful get away

- gördüğünüz gibi çok bilinen, herkesin diline dolanan bir melodiyi yeni sözlerle sunuyoruz, klişelerden bu şekilde yararlanmak hedef kitlemiz üzerindeki penetrasyonumuzu hızlandıracak.
- çok güzel olmuş. yalnız şimdi şeytanın avukatını oynuyorum sadece, şarkının ingilizce olması lucifer'ın pek hoşuna gitmeyebilir. brief'te belirtmemiştik ama sözlerin diğer dillere de çevrilebilecek şekilde revize edilmesi gerekebilir.
- ama evrensel bir dil kullandığımız için sorun olmayacaktır. sonuçta diğer ülkelerde de jingle bells ingilizce söyleniyor, kimse de dili değiştirmeyi düşünmüyor. bunu farklı enstrümanlarla yerel kültürlere uyarlayabiliriz. çok tutacak bu şarkı, cennette bile olay yaratacağız.
- peki, ben bu şekilde iletirim.
- sunuma ben de katılmıyor muyum?
- gerek yok, sizin başka işleriniz var zaten, ben hallederim.
- başka iş derken?
- diğer zebani arkadaşlarım sizinle ilgilenecek.

------

cehennemde kar topu yapmak çok zordur. ama umudun olduğu yerde imkansız diye bir şey yoktur. yeni brief'ini alan james lord pierpont masasına oturup kırmızı kar yağdırmanın yollarını düşünmeye başladı. yaratıcılığıyla övünen kişilere verilebilecek en iyi ceza, neden gerçekten yaratıcı düşünmeye zorlamak olmasındı ki?

------

iblis türk kanallarını izlemeye bayılıyordu. özellikle yılbaşı yaklaştığı zaman. şimdi de sakallı, cübbeli bir dallama çıkmış, yeni yıl kutlamalarının şeytan icadı olduğunu söyleyip duruyordu. haksız sayılmazdı. cehenneme geldiği zaman bu kadar doğru düşündüğü için ödüllendirilecek, çam ağacının tepesine yıldız olarak oturtulacaktı. iblis bunları düşündükçe gülümsemesi de genişliyordu.

zebaninin getirdiği şarkı hoşuna gitmişti. pierpont iyi iş çıkarmıştı. aslında normal şartlarda böyle boktan bir şarkının yüzüne bile bakmazdı ama şu anda çıkarlarını düşünmesi gerekiyordu. cehennemin dört bir yanına yerleştirdiği kolonlardan 1 ocak sabahına kadar kesintisiz yayın yapacaktı. böyle bir şeyi sağır sultan olsa duyardı, noel baba'nın duymaması için en ufak bir neden yoktu.

kaydı hemen yayına aldı ve cehennem halkı için yepyeni bir işkenceyle dolu günler başladı.

------

iblis yılbaşı gecesi kırmızı kukuletasıyla yatağına girerken günlerdir çalan salak şarkıyı mırıldanıyordu. başka şansı yoktu, pierpont hakikaten dile dolanan bir şarkı yazmıştı. kendisi mırıldanmasa bile lanet şarkı kafasında çalmaya devam ediyordu.

bir sürü hediye gelmişti. eldivenler ve kaşkollar, yeni mızraklar, kızaklar ve kayak takımları, çatal kuyruğunun ucu üşümesin diye minik bir ponpon... ama hiçbiri noel baba'dan değildi. adam cehenneme umut getirilmesini iyilikten saymamıştı. aslında haksız da değildi. ama yine de...

iblis'in asıl isteği cehennemden çıkmaktı elbette. özellikle bu umut dolu şarkı yeni yıl dileğinin gerçekleşebileceği beklentisini uyandırmıştı. ama iblis bile noel baba'nın böyle bir hediye veremeyeceğini biliyordu. bu nedenle daha basit bir şey, cehennemde kar yağmasını dilemişti. ne var ki, sonsuza kadar noel baba'nın yaramazlar listesinde kalacağı başından belliydi.

bir yıl daha böyle başlıyordu işte, nasıl geçeceği de başından belliydi. iblis gözünden süzülen bir damla yaşı silerken "jingling hell jingling hell" diye mırıldanıyordu.